Eve Dönüş
2.Bölüm
Ayşegül eşyalarını
seçip en küçük boy bavula yerleştirmişti. Ayakkabılarını parmaklarına
takıp valizi odadan çıkardı. Hava yeni yeni aydınlanıyordu. Geleneksel desenli
kilimlerin üstünden geçip kapıyı açtı.
Anahtar, cüzdan, telefon, bileti. Aklından kontrol
ettikten sonra derin bir nefes verdi. Uzun zamandır uzak olduğu yere geri
dönmek onu heyecanlandırıyordu. Burada başka bir hikayesi vardı. Tanıdığı insanlar
hep sonradan tanıştıklarıydı. Mesela burada kimse onun 20 yaşlarını, annesiyle ne kadar bilmiyordu. Şehre sonradan gelen bir yabancı olmak tamamen geçen bir hal
değildi.
Saatini kontrol
etti. Uçuşa az kalmıştı. Ayakkabı bağcıklarını düzeltti. Parmaklarıyla ritim tutarken
zamanı geçirmeye çalışıyordu. Sıraya giren insanlara baktı. Telaşları,
konuşmaları, havada uçan İstanbul sözü onu esir almıştı.
Herkes gitmek
istediği şehre benzer miydi, yoksa insan kaçtığı şehirler miydi? Çoğu İstanbul kadar
telaşlıydı. Biri aceleyle çantasında bir şeyler arıyordu. Öbürü hararetle
konuşurken paltosunun önünü ilikliyordu. Öbürü çocuklarına bir şeyler
yediriyordu. Yüzüne bir tebessüm yerleşti.
Yol boyu
arkadaşlarıyla geçen zamanları düşündü. 20'li yaşları onlardı. Onların adının
geçmediği bir hikaye anlatması zordu. Her buluşmada sabaha kadar süren
muhabbetler, tazelenen çaylar ardına bir Türk kahvesi, yolculuklar, kahkahalar,
acılar, iş kaygıları, taze başlamış ilişkiler, mezuniyet, grubun ilk düğünü. Sonra bir şeyler olmuş o hariç hepsi İstanbul’da kalmıştı.
Havaalanından çıkışı ararken kendisine heyecanla el sallayan insanları gördü. Hepsi oradaydı. Arkadaşlarını özlediğini, çok özlediğini o zaman anladı. Daha önce gelmediğine o an pişman oldu. Uzun zamandır bakamadığı insanların gözlerinin içine
bakabildi.
Masaya bir
bir tabaklar kondu. Zeytinyağlılar, salatalar, yapılan yemeklerle masa sofraya olmuştu. Lafları kese kese büyük hızla dönen konuşmalarla geçen zaman özetlenmişti. Uzun zamandan sonra
evdeydi işte.
Belki de
gereken buydu. Uzak kalmak, görünmemek daha çok uzaklığa çekiyordu ve ev oraya
ait olduğunu hissettiren insanlar, duygulardı. İstediğin kadar gez dolaş bir
yerde kokusunu bildiğin nevresimlerin arasında uyumalıydın. Kendine haksızlık ederek değil,
kendini affederek baktığın aynaları olmalıydı.
Belki de
bunların hepsi onun uydurmasıydı. Onun için böyleydi. 30’una yaklaşmış bir kadın olması onu detaylara verdiği anlamları değiştirmiyordu. Uzaktaki, geldiği
evi hatırladı. Orayı dönünce evi yapacaktı. Orayı özlediğini hissetti.
Özlemekle geldiği yeri evi yapmaya başlamıştı bile.
Özlemekle geldiği yeri evi yapmaya başlamıştı bile.

Yorumlar
Yorum Gönder