YAZICIYA SEVGİLERLE
Halimizde hayır görmeyeli çok oldu da bir türlü
kabullenemedik. Kime neyi anlatayım? Razı olursunuz inşallah bugün ki sayfaya.
Kışlık paltoda ellerim ceplerimde karanlığa soğuğa yürür gibi
hissediyorum. Ev karışık.Dostlar kalbimde ama yok aramaya
sormaya elim de dilimde varmıyor.
Şehre girmiyorum. Şehirden çıkmıyorum. Bir adam şehre
koşarak girmiyor be dost. Artık sadece yorgunum. Dertlerin yolu dergaha gider
inşallah. Gençliğimin günahlarından gafletinden kurtuluş imanla ama hey yavrum
hey.
Birazdan her şeyden habersiz yatağına girip uyuyacak
çocuklar o poğaça suratlılar buradan çok uzaktalar. Yoksa bu saatte uyanıklar dertlilerden
başkaları değildir. Çocuklar uyumuştur. Birazdan artık ayağına alıştığı için
içi kavislenmiş ev terliğinin durduğu köşeden biri kımıldayacak. Bir bebek
ağlayacak, bir adam öksürecek, bir kadın gülecek, bir anne cezvede süt ısıtacak,
bir kız gökyüzüne dalamasa da hayallerini kuracak. Yazı yazanlar ne yapacak
bilemiyorum.
Onlar sadece düşünecek. Tüm bu yalnız ve aslında kimsenin
düşünmediği insanları düşünecekler. Onların küçük bir çocuk gibi güvendiği bir
yere uzanıp uykuya dalışlarını, endişeleri akıllarından geçtikçe kırışan
alınlarını izleyecek.
Ucuz numara yazıcı.
Kimsenin düşünmediği yazıcı karanlıkta kalacak. Daktilonun başında
uyuyakalacak. Daktilo mu kaldı yazıcı, geçti onun zamanı. Bir dekoru kaldı. Nostalji
elemanı. Olsa olsa o senin bir köşende zevkine antikacılarda bulduğun bir parçadır.
Bir de şey var, yazıcı yazıcıyı bir şekilde bulur. Daha kimsenin kıymetini
takdir etmediği ucuz biletli muhteşem bir oyun gibi olan, daha tanınmamış çok
kaliteli bir şarkıya denk gelmiş gibi hissettiren yazıyı bulur. Yani aslında
yazıcı o eski daktilonun da gönlünü alır. Onu sever. Tuşlarından öper bir bir. Kelimelerden
en güzel şekerleri kağıt üstüne paketler. Bakmayın siz o yazıcıların suratsız
durduğuna. Daktiloyu bile mutlu eden insanlardır. Bu da onun küçük yeteneği
sanırım.
Kızarmış ekmeğe sürülen reçeliniz eksik olmasın insanlar.

Yorumlar
Yorum Gönder