VAHŞİ PARK MACERASI



“Abi beni öylece bıraktı. Sanki hiç sevmemişiz birbirimizi gibi gitti. Sanki limonlu pop keklerimi hep o yememiş gibi gitti Leyla. Artık kafamı kim dolduracak bilmiyorum.”

“Oğlum bırak Ceyhun şimdi terkedilişler. Sen terk et hepsini. Hemen gidiyoruz buradan Avrupaya.”

“Abi pardon çok merak ediyorum biz nasıl gideceğiz. Açlıktan nefesimi kokuyor ya ben üç gündür kolumu kemiriyorum.”

“Boş atma Ceyhun düş önüme. Gerizekalı. Kıza yine yapmışsındır bir şey.”

Selim garajdaki arabanın örtüsünü kaldırım Ceyhun’a baktı.

“İşte buuu şimşek mekkuin!

“Abi bu araba sadece kırmızı neresi şimşek, neresi mekkuin?”

Arabanın kilidini açarak “Avrupa’ya bununla gidip antilop avlayacağız.” dedi Selim.

“Abi acil dediğin bu muydu ya? Ben de sanıyorum ki adam indireceğiz.”

“Sus Ceyhun sus ben indireceğim şimdi seni. Atla arabaya”

Selim kömürlükten aldığı silahları arabaya koyup bagajı kapatır.

Ceyhun ve Selim arabaya atladıkları gibi yola koyulurlar. Çorumd’dan yola çıkan ikili dere tepe gide gide mersin’ e varırlar. Orada tantuni yerken ufuklara dalarlar. Yolda gördükleri derenin yanına çekip paçalarını katlayıp suya girerler. En son denize geldiklerinde şimşek mekkuin uçaklığını gösterir ve uçmaya başlar. Avrupa’nın Medeni vahşi hayvanlar milli parkına inerler. Ceyhun Selim’e neden Türkiye’de arabayla gidip uçağı kullanmadıklarını sorar. Cevap alamaz. Selim böyledir çünkü derdini kimse bilemez çünkü Selim Söylemez.

Arabadan inip etrafa bakmaya başlarlar. Bir anda otların arasından saklanmış vahşi hayvanlar çıkmaya başlar. Ceyhun korkulu gözlerle Selim’ bakar. Gençliği bu Avrupa köşelerinde mi son bulacaktır? Üstlerine doğru gelen bir aslanla ikisi de arabaya binerler. Aslan koşa koşa gelip arabanın camına tıklatır. Korkularından koltuklara yapışan Ceyhun ve Selim birbirine bakıp helalleşir. Sonra bir ses duyarlar.

“Canım şu camı açar mısınız yoksa ben mi geleyim?”

Şaşkınlıktan titreyen Ceyhun camı indirir. Aslan kafasını eğip

“Ehliyet ve ruhsat lütfen.”

Ceyhun titreyerek arabada ne varsa uzatır. Aslan onları çok rahatlatır. Espriler şakalar yapıp onları akşamki antilop mangalına davet eder. Onlara kalabilecekleri en ünlü kaya otelin adresini verir. Orada resepsiyondaki güler yüzlü rujunu taşırarak sürmüş şişman kutup ayısı oturmaktadır. Onlara saunası olan bir kaya verir. Karşılığında kimliklerini rehin alır.

Akşamki partinin konumunu aslan kankaları telefona gönderir. Bir de kükreme ses kaydı atar. Halbuki o onun gülme şeklidir. Partiye giderken tatil şortlarının altına parmak arası terliklerini giyerler. Girişte boyunlarına verilen çiçek kolyeleri takarlar.

Bütün düşman olduklarını zannettikleri hayvanlar kahkahalarla gülüp konuşmaktadır. Barbekülerde antilop geyik etleri ters yüz edilmektedir. Bunu bir geyik tabaklara koyup servis etmektedir. Başka tarafta antiloplar partinin sahibi olarak meyve kokteyllerini pipetle hüüp diye içmektedirler. Buğdaylı gevreklerini kıtır kıtır yemektedirler. Herkes mutlu herkes eğleniyordur.

Ceyhun Selim’e “Abi bu antiloplar İslami usul kesilmiş midir?”

Bunu duyan aslan aralarına girip Ceyhun’un sorusunu cevaplar. “Merak etme yediklerin Afrika’dan kurallara uygun tesislerden getirildi. ”
Bunu duyan Ceyhun ve Selim tuttukları nefesi bırakıp derin bir oh çekerler. Partide çok eğlenirler. Herkesi alkışlarlar.


SON




Yorumlar

Popüler Yayınlar