GEMİ ÜSTÜNDEN İĞNELEMELER

Gidişiyle ülke öksüz bırakan tüm büyük kalplere, yorgun omuzlara, çileli ömürlere yazılacak ne çok şey vardır. Onlara söyleyeceklerimiz, söylemek istediklerimizin bitmemesi ve en çok onlara suskun kalmamızın anlamı var mı acaba?

Dünya, ey dünya bolca imtihansın; oysa keyfimize düşkün insanlarla isyan dolar her şehrine. Sokaklarında üzgün yüzlerle, mahzun çehrelerle bir sıkıntımız yok. Şükretmeyi bilmeyen bu acizlerin şikayetleriyle batıyoruz aslında. Hepimiz aynı gemideyiz, ne değişik. Gemi batsa kıyamet, ya da ölüm geldikçe gemiden atılacağız.

Bugün bir ölümü duydum. Genç bir ölümdü. Hepimizin ölecek yaşta olduğunu söyleyen bir ölümdü. Çocukları kaldı, 5 yaşındaydı biri. Daha terliklerini falan çıkarıp kumda oynuyordu. Eşi kaldı, daha 2 yıldır oturduğu yeni evi kaldı. Her şeyi bizimle kaldı. O gerçek vatanına gitti. Allah rahmet etsin.

İnsana bir ölümden geriye kalan en çok kendi ölümünün nasıl olacağı sorularıdır. Kendini koyduğu terazilerdir. O teraziler şirazesi kaymış nefsin tarafında yerleşik hayata geçmiş durumda.

Ey gemi sana kazık çaktık. Sana kazık çakıp batmaya kocaman bir davetiye çıkardık. Bizim istikametimiz doğmadan bozulmaya ayarlanmış. Bizim coğrafyamız Doğu. Biz ise bat(t)ık.

İrade zayıflıklarını Yahudiler’e yüklemeyeceğim. Suç aynaya baktığımızda kimi görüyorsak onun. Ya kedimize geliriz ya kendimize geliriz. Çünkü iyiler ve kötüler bu dünya da aynı gemide. Gözlerimiz, kalplerimiz, zihnimiz, ellerimiz bağlı oturdukça, seccadelerimiz dürülü kaldıkça kalacağız. Gidişiyle ülke öksüz bırakan tüm büyük kalplere, yorgun omuzlara, çileli ömürlerin hakları üstümüzde kalacak.

 Vesselam.



Yorumlar

Popüler Yayınlar